4 Aralık 2009 Cuma

MERHABA ÖĞRETMENİM...

Bir kış akşamıydı. Hava çok soğuktu, kar yağıyordu. Kardeşimle ben tek odalı bir evde kalıyorduk.Ailem köyde yaşıyordu. Okumak için Sivrihisar’a gelmiştik. İçe kapanık bir öğrenciydim.Öğretmenlerimle konuşmaz, derdimi kimseye anlatamazdım. Çünkü öğretmenlerimiz bize sert davranırdı, bazıları da bizi döverdi.

Kömürümüz yoktu. Kışın köyde kimsede para olmadığı için babam kömür alamıyordu. Her hafta otobüse bir – iki çuval tezek veriyor, biz onu yakıyorduk.

O gün tezeğimiz de bitmişti. Son bir umutla geçen seneden kalan kitaplarımdan birini atmıştım sobaya. O da yanıp bitti. Soba sönüyordu. Üşümeye başlamıştık, üzerimize çektiğimiz yorganın altında titreyerek ders çalışıyorduk.

Dışarıda şiddetli bir rüzgar vardı. Ürkütücü bir uğultu içimize korku salıyordu.

Birden kapının zili çaldı. Çok korktum. Bir süre kapıyı açamadım. Zil bir daha çaldı. Kardeşimle birbirimize sokularak kapıya ulaştık. Açtığımda karşımda sen vardın öğretmenim. Seni görünce daha çok korktum. Bir suç işlediğimi ve senin de hesap sormaya geldiğini sandım. Korku ve heyecan karışınca titremelerim daha da arttı.

Sen “Alişan yavrum kar yağıyor, hava çok soğuk tek başınıza kalıyorsunuz. Aklıma düştünüz, yakacağınız var mı diye sormaya geldim.” deyince yüreğimi ısıttın öğretmenim. Eski ve paslı yaylı divanımıza otururken ben dışarı çıktım. Gözyaşlarımla kar taneleri yanağımda buluşuyordu. Ağlıyordum, korkumdan değil öğretmenim, sevinçten. Çünkü ilk defa bir öğretmenim tarafımdan önemsendiğimi hissetmiştim.

Birdenbire ısınıvermiştim. Beni ısıtan çuvalla getirip sobaya attığın odunlar değil, sevgiyle bakan gözlerinin sıcaklığıydı.

İşte o gün hayatımın dönüm noktasıydı. Çünkü ben o akşam öğretmen olmaya karar vermiştim. İçimdeki kıvılcımı tutuşturmuştun, kocaman bir öğretmenlik ateşi yakmıştın. Artık onu kim söndürebilirdi.

Ben öğretmen oldum öğretmenim. Okula devam ettiğim 6 yıl süresince bizim eve sadece sen geldin. Ben 16 yıl boyunca bin beş yüz öğrencimi evinde ziyaret ettim, aileleriyle tanıştım. Biliyor musun bugüne kadar onlardan on iki bin mektup aldım ve hepsini de el yazımla cevaplandırdım. Öğrencilerimi önemsemeyi, onları fark etmeyi senden öğrendim öğretmenim.

Şimdi güzel ülkemin her köşesine gidip senden öğrendiklerimi öğretmen arkadaşlarımla paylaşıyorum.

Teşekkür ederim öğretmenim. Beni bir tomurcuk gibi alıp sevgi bahçem dediğin yüreğine diktiğin ve çiçek olarak açmam için sevginle suladığın için… Elimden tuttuğun için…

Beynimden önce yüreğime “Merhaba” dediğin için… Ancak yüreğine “Merhaba” diyebildiğimiz bir insanın beynine “Merhaba” diyebileceğimi öğrettiğin için…

ALİŞAN KAPAKLIKAYA

www.sevgiokyanusu.com